Distilasyon.com

13 Şubat 2016 Cumartesi

Moonshine ve Suyun Önemi

Arkadaşlar merhaba bugün sizi bilgi bombardımanına tutacağım hazır olun son makelemde işlerim azaldı makale yazacağız artık dedik ve artık çok çok azalan vaktim ve iş tempom nedeniyle sizlerden gelen soruların cevabını vakit buldukça değerlendireceğim haberiniz olsun.

Konumuza gelirsek bugün ki akış diagramımız şöyle, Türkiye Jeolojisi, hidro jeoloji, mineraloji, ve bunların bizim meşgale ile ne alakası olduğu ile konuyu toplayıp noktamızı koyacağız. Ülen Lord iki kadeh içeceğiz ne işimiz olur jeoloji, mineroloji diyeceksiniz. Demeyin her zaman olduğu gibi bu yazımızı da akıtacağız. Kemerleri bağlayın başlıyoruz.

Öncelikle Jeoloji ne demek arkadaşlar, Jeoloji yer bilimidir en kısa tabiri ile, yer kürenin; yapı, fiziksel özellikler, içeriği, tarihsel gelişimi ve onu şekillendiren süreçleri inceler. Benim tayfaya sesleneyim. Dünya ne zaman nasıl doğmuş, gelişmiş, büyümüş, ilk kız arkadaşıyla ne zaman tanışmış, ruh hali nasıldır, ne yer ne içer. Bunu inceler Jeolog arkadaşlarımız. Fizik, bioloji, kimya gibi önemli bir bilim dalı olmasına rağmen nedense pek bilinen bir bilim dalı değildir.

Kısaca bildiğimiz üzere 7 kıtaya sahip bir dünyamız var, zamanında düşünün Pangea kıtası diye bir kıta varmış bu kıtadan başka kıta yokmuş. Gel olmuş git olmuş bizim dünya ben tek kıtayı sevmiyorum onu oraya bunu buraya derken böl parçala yapbozun parçalarını dağıtmış 7 kıta olmuş çıkmış.  Ki o yüzdendir ki kıtalara bakarsanız hep bir birinin parçası gibidir. Zamanında kopup ayrılmıştır. 

Elbette bu süreçlerde yer yüzündeki kayaçlarda gelişir, olgunlaşır, doğar, başkalaşır. 70 ila 80 senelik yaşantılarımızı uzun bulurken dünyamız doğum gününü bir milyon yılda kutluyor desek yanlış olmaz. Dünyamız sürekli değişmekte kendini yenilemektedir. Öyle ki Afrika kıtası güneyden kuzeye yönelirken Türkiyeyi Avrasya ile sıkıştırmaktadır. Bu süreçlerde zaten depremler cereyan eder. 

Türkiye kayaçlarına getirelim lafı, Magmatik kayaçlar, sedimanter kayaçlar ve başkalaşım kayaları olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Magmatik kayaçlar magma enerjisi ile doğan kayaçlarımızdır. Sedimanterler bir yerde birike birike oluşabilen kayaçlarımızdır. Metammorfikler ise bu iki kayaç türlerinin başkalaşım geçirerek oluşturduğu kayaç türleridir. 

Türkiye kendi içerisinde bir çok kayaç türünü barındırır. Bölge bölge masiflerimiz var ve bunların her biri dünyanın gelişimdeki bazı dönemlerde oluşmuştur. Konuyu mineralojiye getirirsek her kayaç minerallerden oluşur ve bu dna yı da Mineraloji ana bilim dalı inceler. Kayaçları hangi mineraller oluşturmuş neymiş ne olmuş gibi.

Milyonlarca yıl önce denizlerde yaşamış canlıların iskeletleri suda çözünmüş, bu suların buharlaşmasıyla deniz diplerinde kireçler çökelmiş ve kireç taşlarını oluşturmuştur. Bu tip masiflerin oluşturduğu kayaçlar Türkiye'de yaygın olarak bulunmaktadır.

Hidro Jeolojiye değinirsek hidro su demek biliyorsunuz. Suyun hareketlerini yer de inceler. Su yer yüzüne değmesiyle o kadar çok iş yapar ki anlat anlat bitiremeyiz. Yer yüzünde takılır gezer dolaşır, yerin üstü yetmez birde yerin altını da gezeyim der, oradan girer buradan çıkar bir türlü tatmin olmak bilmez. Bir yere girer tüm mineralleri omuzlanır. Başka bir ortama girer ben bunları sırtıma ne yük ediyorum der bırakıverir. 

Su yer yüzündeki kayaçlar ile ilişki kurduğunda hep bir şeyler alış veriş yapar. Kolay bozunan kayaçlardan çok malzeme alırken, az bozunan kayaçlardan daha az malzeme alır. Örneğin yer altında olgunlaşmış magmatik kayaçlardan bir minerallerini kolay kolay koparamazken, kireç taşlarından mineral almak pekte zor olmaz. 

Konuya bağlıyorum artık bu kısma kadar genel kültürünüze bir şeyler katmanın mutluluğundayım altını çizerekten, su dünyanın her farklı yerinde farklı mineralleri bünyesinde topladığından çok farklı parametrelerde karşımıza çıkabilir. Magmatik kayaçların olduğu ve suyun pek fazla gezinmediği yerlerde su daha temiz olacağından çok daha yumuşak olacaktır. Ama aksine bir çok farklı alanda bünyesine su toplayan sular ise daha sert olacaktır. 

Jack Daniels'in su kaynağı çok çok temizdir örneğin. Yumuşak bir kaynak suları vardır. Ve belkide daha sonraları bilimin ilerlemesi ile çok şanslı olduklarını anlamışlardır. Aynı şekilde bir içki fabrikası açılacaksa Türkiye Jeolojisini iyi inceleyip kendine ona göre bir alan belirlemelidir. Ki aksi taktirde işletme maliyetlerini arttırmış olur.

Yani ya suyu ya başka bir yerden alacak, yada suyu minerallerinden temizleyecek. Evet burada olay artık bize döndü hayırlı olsun. Adam Türkiye'nin en kireçli suyuyla yoğun mineralli suyuyla seyreltme yapıyor. Diyor bir gariplik var bu işin içinde. Gördün mü bak milyonlarca yaşındaki dünyanın sana nasıl bir oyun oynadığını dostum :)

Ki bu yüzden ne yapacağız buna bir bakalım. Hazır olarak soft hazır suları tercih edebiliriz. Ama Bir çok değişkenin olduğu için adamın yöresi bilmem nerede ben bu suyu  aldım ne dersin diye lütfen sormasın bilemem. İşi biraz daha garantiye almak istersek suyu saf hale getirmemiz bizim açımızdan iyi olacaktır. Nasıl yapıyoruz? Su var içinde mineraller var hadi damıtayım diyenler olabilir, arkadaşlar ham mayşede %10 alkol var ve bunu 96 ya yetirmenin ne demek olduğunu daha yeni yeni oturtuyoruz Türkiye'de. 

Suyun içinde %1 den daha düşük mineral ihtiva eder ve bunu damıtarak ayırmak pek mantıklı ve ekonomik değildir. Bunun yerine filtreler devreye girer. Alın size bir makine daha, su arıtma cihazı. Peki ne yapar bu cihaz suyun içindeki mineralleri filtre eder. Suyu demineralize etmiş olursunuz. 

Şimdi dünya para diye bilirsiniz ama unutmayınız ki, içtiğimiz alkolün %45 i etil alkol iken geriye kalan %55 de sudur. %45 ine yatırım yaptığınız işin %55 ine yatırım yapmazsanız ya nerede yanlış yapıyorum diye düşünebilirsiniz. 

Yapılan aromalardaki yağlar suyun içerdiği minerallerden dolayı homojen bir yapıya da girmeye bilir, bunun en güzel örneklerinden olan anason yağı yaptığınızda buğulu bir heterojen yapının ortaya çıkmasıdır. Bu heterojenliğin tek nedeni bu olmasa da bu su problemini aşanlarda bu problemin olmadığı görülür. 

Arkadaşlar su ince bir çizgi ile önemli yere sahiptir. Bu makale ile biraz daha aydınlandık. Artık seyreltme de daha hassas davranıp gerekeni yapmalıyız. Bu arada yeni başlayan arkadaşlar yörenizde bulunan suyunuza güveniyorsanız seyreltmelerinizde suyunuzu deneyebilirsiniz. Denemeden aşırı masraflardan kaçınınız. 

Bir makalemizin daha sonuna geldik. Başka bir makalede görüşmek üzere hoşçakalın....



Saygılarımla,
Bol şans...


28 Kasım 2015 Cumartesi

İmbiğim Damıtma Sırasında Gaz Kaçırıyor Acil Yardım


Saatler geri alındı, artık akşam erken oluyor, elbette artık akşamları kendimize fazladan vakit kalıyor. Mezelerimiz hazır, yanına peki ne yapıyoruz? :)

Evet arkadaşlar yeni bir makale ile karşınızdayız, bazen hayıflanan arkadaşlar oluyor lord bu aralar eline kalem almıyorsun diye, bu makale size gelsin diyorum. Bu arada kısaca özet geçeyim özel danışmanlık yapmıyorum zaten bunun için vaktimin olmadığını Personal Trainig adlı makalemde kaleme almıştım. 

Bazen makalelerin altında yorumlar oluyor, makale yazmadığım sürece bu soruların cavaplanmayacağını biliniz. Oradaki yorumunuzu kaldırırım, ülen adam benim sorumu neden silmiş diye triplere girenler var. Sen daha yazılan onlarca makale için bir dakikanı ayırıp sağ üst panelden ya lord valla adamsın, adamın karesisin, küpüsün diye abartıp teşekkür etmeye zaman ayırmazken ben sana neden vakit ayırayım?

Elbette biliyorum sen bilgiyi sömürüp sömürüp teşekkür etmemezlik etmiyorsun dostum, sağ üstte olan mail bırakma kutucuğundan bir mail atıyorsun. E biraz zahmet olacak ama yorucaz seni hadi bakalım marş marş. 

Arkadaşlar bazen kulağıma duyguntular geliyor vay anam damıtırken şuradan gaz kaçtı, şuradan kaçak var, alkolüm kaçıyor, buharda patlama tehlikesi var mı, yangın çıkar mı vb...

Damıtıma başlamışsınız artık kaynama noktasına gelmişsiniz zaten gelmeseniz buharlaşma olmayacağı için buharın kaçak yapacağını nereden bileceksiniz. Damıtma kazanınızın sıcaklığı olmuş 95 mudahale etmek için soğuması lazım, soğutsan bir sürü enerji, zaman kaynağı. Kızabilirsiniz, Sinirlenebilirsiniz. Çözüm basit biraz dişi sıkıp distilatı alıyoruz, aldığınız distilatı yumuşak bir suyla seyreltip içiyoruz. önce sinirimizi atıyoruz. Efenim her işin başı sağlık. Yumuşadık, çiçek olduk yada heh bende öfke kontrol var diyorsan da şimdi problemi çözelim. 

Hamur SıvamaYöntemi

Basittir basit olduğu kadar doğal ve kullanışlıdır. Kaçak mı gördün, al eline azcık unu hafif suyla karıştır. Hemen olay yerine intikal et. Sınır güvenliği için geçici barikatı kur. Bakır kazanlı imbiklerde bağlantı yerlerinde sorun olur bu tip imbiklerde bazı kullanıcılar damıtım yapmadan da hamur sıvama yöntemi kullanırlar. Bağlantı yerlerinde oluşabilecek sorunlar için öncelikle önünüzdeki işi bitirmeye odaklanın. 

Elinizin altında durmasında yarar var. Daha sonra kalıcı çözüm üretmek için geçici bir problem çözümü için hamura görev verildiğinde hazır ve nazır bir şekilde o hep bekliyor olacaktır.

Hamut boruların sıcaklığından dolayı yapıştığı yerde katılaşacak ve o bölgede katılaşacaktır. Böylelikli sızdırmazlık sağlamış olacaksınız. Ayrıca doğal bir malzeme olduğundan içinizde kuşku bırakmayacaktır. 

Beyler bayanlar bir makalemizin daha sonuna geldik, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa, rejideki arkadaşlara teşekkürleri borç biliriz. 

Saygılarımla,
Bol Şans...

1 Kasım 2015 Pazar

Güncel Olaylar Hakkında


Merhabalar, bloğum bir süredir yayına kapalı, yeni bir makale yayınlayana kadar kapatma kararı aldım ve işlerimin yoğunluğundan bugün vakit ayırabiliyorum. 

Hafta içi yaşanan ve bir çok yurtdaşımızın vefat ettiği metanol zehirlenmesinde birçoğumuz üzüldük ve içinde bulunduğumuz durumdan ülen biz yanlış mı yapıyoruz doğru mu yapıyoruz dedik. Bu meşgaleler ile uğraştığımızı bilen yakınlarımızın ön yargıyla bakmalarına da sebep oldu. 

Şimdi bu olaylara Lord' un bakış açısıyla yaklaşalım. Pek fazla haber falan takip etmiyorum olayların yaşandığı gün bir arkadaşım aradı böyleyken böyle. Bulgaristan'dan 5000 şişe kaçak içki getirilmiş ve insanlara satılmış. Sonuç olarak dün son aldığım habere göre 14 kişinin vefat haberini duydum. 

Şimdi bir kere kaçak bile olsa içki kelimesini kullanmak doğru değil. İçki dediğimiz şey vücutta metabolize olmalıdır. Sen vücutta metabolize olmayan bir kimyasalı insanlara servis edersen bunun adı katliam olur. Bugün bu olay kimyasal bir terör eyleminden başka bir şey değildir. Umarım insanlar biraz daha bilinçlenir ve bu tip olaylar meydana gelmez.

Bloğumun amaçları keyifli bir hobi ve moonshine kültürünün doğru bir şekilde insanlara benimsetmek olduğu için buradayım. Gözünü para hırsı bürümüş insanlar var, ve bizim gibi konuyu kırk yararak, ince ince, cımbız ile bilgi toplayarak bu işi benimsemiş bir çok insan var. Bloğumda yayınlama zahmeti bile gerek duymayacağım bir konu beyni kısa devreden zarar görmüş insanlar. 

Şu iki arkadaşı bir karşılaştıralım biraz daha bilgi toplayalım ki ne yaptığımızı bilelim istedim. Bakınız Vikipedia.org' da alkollerin tanımını yaparken neler demiş;

Etil alkol (Etanol) C2H5OH



Vücutta metabolize olabilen tek alkol türüdür. ayrıca metil alkol zehirlenmelerinde panzehir olarak kullanılır. (Metil alkol alkolu metabolize eden enzimleri meşgul ederek bu süre içinde metil alkolün vücuttan uzaklaşmasını sağlar). Çünkü vücuda asıl zehirli olup atılamayan ürün metil alkol değil, vücutta metil alkolden oluşan formaldehittir. Oysa etil alkolden oluşan asetaldehit vücuttaki aldehit dehidrojenaz enzimi tarafından metabolize edilip atılır. Sanayideki etil alkolün üretimi etan gazının sülfürik asit eşliğinde suyun içinde çözülmesiyledir.

Metil alkol (Metanol, Karbinol): CH3OH


Metanol ilk defa 1661’de odunun kuru kuruya damıtılmasıyla elde edildi. Endüstride, karbonmonoksit ile hidrojenin reaksiyonundan elde edilir.

Çok az miktardaki metanol canlı organizma için zehirdir. Kalıcı yaralar, bozukluklar meydana getirir. Örneğin 25 gram metanol içilirse gözler kör olur.

Kullanılışı: Endüstride çözücü ve motor yakıtlarının bir bileşeni olarak geniş çapta kullanılır. Formaldehit ve anilin boyalarının elde edilişinde kullanılır. Ayrıca metillendirme vasıtası olarak organik sentezlerde ve tıbbi ve endüstriyel alkolün içilmezliğini sağlamada yaygın olarak kullanılır.


Şimdi buraya kadar alıntı yaptık, akademik terimlerde var ben size özet geçeyim diyor ki, metanol zehirlenmesine karşılık panzehir etil alkoldür. Bizim tarımsal ürünleri fermante edip damıttığımız ürünlerde odun alkolü olmaz diyor. Olsa da çok çok çok az olur. Efenim odun damıtmıyoruz neticede. Yetmiyor diyor ki sanayi amaçlı alkoller farklı yollardan elde edilir. Birde altını çizdik; ben akıllıyım tıbbi alkol aldım onu içeyim mi içmeyeyim mi diyenler var ya işte sen içmeyesin diye metil alkol katıyorlarmış içine metil alkolü. 

Birde alemin akıllısı arkadaşlar var sen uğraş, didin, kimya kitaplarını hatim et, basit damıtma, franksiyonlu damıtım, bir sürü ölçme tartma ekipmanı al, yaptığın şeyi bilerek anlayarak, gözlemleyerek yap çıksın desin ki kör olmayalım. Heh işte bunu eniyle boyuyla bilmeszen seninde kafan karışır ülen bindik bir alamate gidiyoz kıyamate diyebilirsin. 

Meyveyi mayaladınız bu mayalanma sürecinden etil alkol alırsınız. İlk gelen ürün metil alkol falan diyenler var bunu şöyle anlarsınız benim sistemlerimde ilk gelen üründe vanayı komple kapalı tuttuğunuzda termometrede deniz seviyesinde metanalün kaynama sıcaklığı olan 65 civarı bir sıcaklık görmelisiniz. Benim sistemlerimde gözlemlediğim bu sıcaklığı çok hızlı geçiyor sıcaklık hızlı artıyor. Etil alkolün kaynama sıcaklığını geliyor idi. Tabiki bu mayşemde metil alkolün olmayışından kanaklanıyor. 

Bazı okuyucularım akademik olarak tecrübeli oldukları için aradaki farkı görmek daha iyi gözlemlemek isterlerse metil alkol ve etil alkol temin edip birbirlerine karıştırıp bu çözeltiyi damıtabilirler. 

Yaptığımız işlemlerin etil alkol almak olduğunu ve metil alkolle bir ilişkimizin olmadığını, metanol zehirlenmelerinde bizim ürettiğimiz etanolün panzehir olarak kullanıldığını, kullanmış olduğumuz ölçme tartma makineleri ile bizim neyi doğru neyi yanlış yapıp yapmadığımızın bilincinde olduğumuzu unutmayalım. 

Bonus olarak şu pdf'yi sizlere ulaştırayım, Türk Farmakoloji Derneğinin metanol zehirlenmesi tanı ve tedavi rehberi, extradan bilgi alabilirsiniz.  


Saygılarımla,
Lord...

4 Ekim 2015 Pazar

%96 Saf Alkol İmbiğin Kullanım Tüyoları




Sayın okuyucum biliyorum seni biraz aksattım. Sana bir iyi birde kötü haberim var, iyi olan geri döndüm, kötü olansa sen artık tatilini bitirip çalışma temposuna girmişken ben tatile girdim. Tabi burada ya ben emekliyim beni pek ilgilendirmiyor, çalışanlar düşünsün diyenlerde vardır, size de saygılarımı iletirim.   Ve sanırım yaza kadar tatil tadında bir çalışma maratonunda olacağım bu süreçte makalelerime devam edebileceğim. 

Bir çok okuyucum benimle aynı yoldan yürümeyi tercih etti. Bu şahsen mutluluk verici, iki sene önce hayalini kurduğum şeyi bugün gerçekleşmiş olması kurduğum diğer tüm hayallerinde gerçekleşebilme ihtimalini arttırıyor. Bu yüzden sizlere öncelikle teşekkür ederim. 

Makinemizi tercih edenlerin bazı ortak problemlerinin olduğunu fark ettim. Bu makale altında cevaplamaya çalışacağım.

1. 96 Alkolü tek seferde nasıl alırız? 

Şimdi arkadaşlar bu işi tek seferde sökeceksiniz emin olunuz. Etil alkol, bitkisel alkol, etanol, C2H5OH bizi bizi bu işlere alıştıran sıvı, yaşam suyu; şimdi bu arkadaşı fermantasyondan ayırmak için damıtma yoluna gideriz. Damıtmanın büyük taşları, kum tanelerinden ayırmak için elek gibi bir ayırma yöntemi olduğunu biliyoruz. 

Şimdi elimizde 1 cm, 2 cm, 3 cm, 4 cm, 5 cm boyutlarında taşlar var eleğimizinde geçirdiği en büyük tane boyu 4cm. Ne dediğinizi duyar gibiyim, Arkadaş o zaman 4 cm e kadar bütün taşlar geçer, 5 cm lik taşlar kalır. Heh işte bende ondan bahsediyorum. Pot stil, geleneksel sistem kullanıyorsan 4 cm lik elek kullanıyorsun. 1cm, 2cm, 3cm, 4cm tüm taşları damıtıyorsun hiç birini ayıramıyorsun. O kadar dil döktük saf bir alkol almak için pot stilde damıtım yapılmaz yapılırsa da senin elde etmen gereken taş 1 cm ama sen yanına da 2 cm lik 3cm lik taşlar gelirse bunun tadı neden bozuk diye düşünme. Sen 1 cm lik taşları nasıl alacaksın diye düşün. 

Fermante bitmiş elinde %9 bir mayşe var. Yani 100 taşın 9 tanesi 1 cmlik taş. Senin bu 9 tane taşı eleyerek alman lazım diğerleri ile işin olmaz. Ben pot still ile damıttım %60 alkol aldım. Yani yüz taşın var 60 tanesi 1cm lik taş diğerleri 2 cm, 3 cm, 4 cm taşlar var. Peki bu diğer taşları ben istiyor muyum istemiyorum çünkü tadı bozuyor. 

'Yav madem gidelim 1 mm delik çapında bir elek bulalım uğraşmayalım bu işler ile demişsinizdir sanırım. Bende onu anlatmaya çalışıyorum. Reflux sistemler delik çapını düşürür. Sen 4cmlik taşı 3cm lik taşı almazsın. 1cmlik taşı 2cmlik taşı alırsın. Biraz daha küçült dersin sadece 1 cm lik taşı alırsın. 

Fermanteyi bitirdik salladık kazanın içine hidrometre ile ölçtük %9.5 abv (1cmlik taş)oluşmuş. mayşeyi damıtayımda 1cm lik taşları alayım anasonlayıp, dinlendireyim sonra üzüm, kavun, peynir, bir güzel içerim diyoruz. Hay aksi bizim makinemiz iyi de 4cm lik taşları da alıyor, 2cm lik taşlarda. Bak ne diyeceğim biliyor musun bizim bu kolonlu makinede kontrol sende ister 5mm lik taşları da alırsın, kısarsın vanasını sadece 1mm lik taşları da. Açıklayalım nasıl yapacağız. 

Alkol oranını arttırmanın iki yolu var. 

1.1. Sisteme verilen sıcaklığını arttırmak

Sen şimdi eleğin içine karışık bir taş yığını koydun kaldırıp sallamadın, enerjiyi uygulamadın. Bu taşların elenmesini beklersen üzgünüm bayağı yolun var. İki sistem arasındaki fakları yazmakla başlayalım.

Pot sistemlerde ateş kısık olmasının sebebi şudur; bakır kazanların üst kısmında şapka bulunur, bu şapka bakırdan yapıldığından buhar bu şapkada birikir, bakırın iletme özelliği mükemmel olduğundan kazan dışındaki soğuk hava kazan içindeki etil alkolden daha sıcakta kaynayan ürünleri yoğunlaştırıp tekrar kazanın üzerine gönderir. Distilat bu yüzden daha temiz çıkar. Bu yüzden geleneksel sistemlerde ateş kısık olur mantığı vardır. 

Reflux sistemler ile başlayanlar bir şekilde bu ön yargıyı benimseyebilirler. Yada daha öne pot sistem kullanıp reflux sisteme geçmişler de ateşi az vereceğini zanneder. 1 cm çapında eleğiniz var ve karışık taşlar, siz ne kadar hızlı sallayıp alt üst ederseniz o kadar hızlı 1 cm lik taşları ayırmış olursunuz. Enerji vermezseniz damıtma süresini uzatmış olursunuz. Benim sistemlerimde damıtma anında sıcaklık 800-1000 wattlık güç vermelisiniz. Doğalgaz, tüp kullanıyorsanız mayşeniz kaynayana kadar son gaz gidip damıtma başladığınızda ocağınızı biraz kısabilirsiniz. Eğer soğutma sisteminiz yeterli ise ona tam gaz gidebilirsiniz. (soğutma işini aşağıda açıklayacağım)

1.2. Sistemin vanasını kısmak

Okuyanım sistemin vanasını kısmak demek şu anlama geliyor sen 1cm lik taşları almak istiyorum, o yüzden 1cm çapında elek kullanmam gerekiyor ile aynı anlamda. Vana açık kalırsa çok ürün alırım diyenler haklısınız daha çok ürün alırsınız. Ama temiz ürün alamazsınız. Temiz ürün alamadıktan sonra pot stil almak çok daha ucuza patlayacaktır. Temiz ürün alacağım diyorsanız vananızı kısmalısınız. Unutmayın kısmak demek delik çapını küçültmek demek. 

2. Termometre Ölçümleri Nasıl Okunmalıdır?

Öncelikle termometre ideal yeri şu şekilde ayarlanır. Bakır kolonun içine giren termometre ucu pirinç büyüklüğünde olmalı ve girdiği yerde bakır plakalara temas etmemelidir. 

2.1. Metil alkol - Etil alkol Okumaları

Pot stil ile damıtım yapanlar bilirler damıtım anında kazanlarına taktıkları termometre etil alkolün kaynama sıcaklığının üzerinde bir değer çıkar. Yani deniz seviyesinde 78,4'C da kaynayan etanol damıtıyoruz ama sıcaklığa baktığımızda 85'C gibi alakasız bir sıcaklık görürüz. Pot still ile ilk başlayanlar bende dahil olmak üzere biz böyle yapıyoruz da bu işin içinde iş var diye çok düşünmüşüzdür. 

Cevabı merak edenler, bulamayanlar için reklam arası vererek ballandırmak isterdim ama reklam verecek kimse henüz çıkmadı :) Dikkatler hazır toplanmışken bizim taşlarımızı tekrar kobay olarak kullanalım. Bizim etanolümüz yani 1 cmlik taşımız buharlaştı sıvı ortamdan çıktı bakır borulara doğru yol aldı. Ama gel gelelim 78.4'C dereceye gelince tek başına etil alkol gaz fazına geçmez. Geçseydi tek başına %100 lük etil alkol alırdık. Yanında onun kaynama sıcaklığına yakın olan sıvılarda gaz faza geçerler.

Konuyu topluyoruz %60 1 cmlik taşlarımız var, %20 2cmlik, %20lik 3cm lik taşlarımız var.bunlar başlar lır ben 78'C lik sıcaklıkta kaynıyorum, diğeri ben 85'C, bende 100'C  der bizim taşlarımız. Termometremizin prop yüzey alanı bu arkadaşlar ile pek muhattap olmaz. Hanginiz daha çoksunuz ona yakın bir değer vereyim aranızı bulalım der.

Burada termometrenin sıcaklık mantığını da sayısal olarak örnekleyeyim;

Şimdi bizim 1cm lik taşımızın damıtım esnasında ki oranı %60, kaynama sıcaklığı da 78°C,
2cm lik taşımızın damıtım esnasında ki oranı %10, kaynama sıcaklığı da 85°C,
3cm lik taşımızın damıtım esnasında ki oranı %30, kaynama sıcaklığı da 100°C, (damıtma esnasındaki buhardaki hacminden bahsediyoruz)

Termometre alır eline kağıt kalemi başlar hesaplamaya, (60*78+10*85+30*100)/100= 85,3°C der ekrana bunu yazar. Ülen ne akıllı alet.

Hal öyle olunca ortamda kim daha çok termometre ona göre bir değer gösterir bize. Şimdi bizim eleği ayarlamasını öğrendik vanayı kısıyoruz. 1 cm lik taş geliyor sadece. Termometre bakar bro senden başka adam yok mu diye sorar etil alkole. Etil alkol atarı koyar dostum senin sorunun ne beni adamdan saymıyor musun? Tek başına ben geldim oranımda %100 şimdi o lanet olasıca ekranına benim kaynama sıcaklığım olan değeri yani 78.37°C değeri yazda görelim der. Bunun üzerine termometre de ona derki iyi de sende tutturmuşsun bir 78.27°C biz deniz seviyesinde değiliz o yüzden sen biraz daha düşük sıcaklıkta kaynıyorsun. O yüzden biraz daha düşük sıcaklık yazacağım öyle takılma o sıcaklığa der. Etanol kabul eder, uzlaşırlar. Herkes mutlu olur. 

Şimdi  metil alkol ile etil alkol nasıl ayırırız cevap verelim. Makinenin elek çapını küçülterek odaklandığımız ürünü saf olarak alacağımızı biliyoruz. Damıtım esnasında ilk olarak gelen ürünümüz metil alkol ise vanayı tamamen kapattığımızda termometrede ilk gelen ürün (eğer var ise) metil alkol olacağından deniz seviyesinde 64.7°C dereceyi görürüz. Eğer yok ise termometrede sıcaklık artışı olmaya devam edecektir.

Hesaplayalım;
Damıtma buharında;
%5 etenol
%10 Etil asetat
%40 Etil alkol
%45 su buharı olduğunu farz edelim.

Kaynama sıcaklıkları da yine deniz seviyesinde olsun ve
Metanol 64,7°C
Etil asetat 77,1°C
Etenaol 78,37°C
Su buharı 100°C

Hesaplıyoruz (5*64,7+10*77,1+40*78,37+45*100)/100
Termometrede okuyacağınız değer 87,29°C

Ne öğrendik vanayı kıstık veya kapattık sıcaklık eğer 64,7 oluyorsan demekki ortamda % 100 lük bir metil alkol vardır. Amaaaaaa eğer ortama metil alkol yok iseeeeee vanayı kıstığınızda siz etil alkolü alırsınız. Kafanıza kılçık kaçarsa kapatın vanayı termometre de değer gözlemleyin. 5 10 dakika bekleyin eğer sıcaklık etil alkol sıcaklığından aşağı düşüyorsa ve sumanızda 20ml 30ml'yi ayırmışsanız termometreyi yanlış yere takmış olabilirsiniz. Tekrar etmek gerekirse takıldığı kolon içerisinde termometre ucu boşta kalmalı bakır yüzeylere temas etmemelidir.

Baktınız bu kısımda zorluk çektiniz. Kolayı yok mu derseniz 20ml ila 30 ml ilk gelen ürünü ayırıp atın. Sonra vana ayarınızı yapıp saf alkol almaya devam ediniz. Mayşenizde odun türevi olmadığı taktirde metil alkol üretmiş olmazsınız zaten. Bizi ilk başta gelen ve kokusu yapıştıcı gibi kokan etil asetat huylandırmaktadır. Zaten bir çoğumuz ilerleyen safalar da kokusundan ayırt etmekte ve bu ürünü ayırıp etil alkolünü almaktadır. 

Makalemize noktayı koyalım. Sizi sıkmadan anlatmak istesekte sona doğru teorik gittik biraz idare ediniz. Yayın yapımda emeği geçen 1cm, 2cm, 3cm, 4cm, 5cm lik taşlara, muhtelif delik çaplarına sahip eleklere ve termometreye teşekkür eder, başka bir yayında görüşmek üzere bol şanşlar dileriz.

Lord yayındaa

Saygılarımla...


18 Nisan 2015 Cumartesi

Fermantasyon Süreci Tamamlandıktan Sonra Ne Kadar Alkol Almış Olabilirim?


Mayalama işlemi sonucunda şeker alkole dönüşür bunu biliyoruz. Daha önce açıkladım, senin mayşende ne kadar alkol olursa sen onu alırsın. Yani sumanda %8 Abv alkol var ise sen bunu yüzde hesabı yaparak; örnek olarak 15 litrelik mayalama işlemi bitmiş mayşemizde %8 abv var ise bunu orantı yaparak şunu söyleriz,
Elimdeki ürün 15 litre içindeki alkol oranı %8 ise formülümüz,

15 litre / 100 = 0.15
0.15 * 8 = 1,2 litre ürün alırsanız  % 100abv ürün alırsınız. 

Etil alkolün nem tutma özelliği dolayısıyla teorikte %100 alkol almanız mümkün gibi görünürken, damıtımı laboratuvar şartlarında yapmadığımızdan (bu şartları sağlasanız dahi alkolün hava ile teması ile ürününüz %96 ya seyrelecektir) biz bu oranda alkol alamayız. Pratikte %96 üzerinde alkol üzerine çıkamamızın sebebi budur. Bu yüzden %100 abv ü %96 için düzeltirsek,

100 / 96 = 1,0416
1.2 litre * 1.04 = 1,25 litre % 96 ürün almış olursunuz. 

Şimdi adam uyanık soruyor, 'dostum bu senin makine ile ne kadar ürün alınıyor?' 

Cevaben, bu mayşede ne kadar alkol olduğuna ayrıca alınan ürünün alkol oranına bağlı.

Pot stiller ile ilk damıtmanın mantıksızlığını daha önce anlatmıştım. Geleneksel sistemler ile 2, 3 kerede mayşenizi saf alkol üretmek için tekrar tekrar damıtım yapıyorsanız ilgili makaleye göz atınız. 

Yanlış maya seçtin, mayalama ortamını oluşturamadın, fermantasyon süresini uzun tuttun, geleneksel sistem ile verimsiz bir ürün aldın toplamda 15 litre için  %80 abv ile 1,5 litre ürün aldığında bana işte ben senden daha fazla aldım demek doğru olmaz. Bu hesapları doğru yapmakta fayda var. 

E tamamda biz şimdi yaptığımız mayşenin alkol oranının ne olduğunu nereden bileceğiz? Artık teknoloji çağındayız ve bir çok şeyi tespit edebilecek güçteyiz. Yeteri kadar ölçme, tartma alet edevatımız var. 

Öncelikle elimizde 0-100 alkolmetrelerimiz var ama bunların skalaları hassas olmadığı ve logaritmik olduğundan düşük alkolleri pek hassas okumaz. Hatalı bir ölçüm yapmış oluruz. 

İkinci seçenek ise reflaktometre kullanmaktır. Düşük alkollerin ölçümünde sık kullanılan profesyonel aletlerdir. Alkol oranınızı reflaktometre alarak ölçebilirsiniz. Fakat ben size biraz daha ucuz ve elimizdeki aletler ile bu işi nasıl kıvırırızın cevabını vermek istiyorum. 

Cevap yine Hidrometre kullanımı. Biz yeterli şeker oranını ayarlamak için hidrometre kullanıyorduk, şimdi yine hidrometre kullanarak mayalama sonucunda oluşan yoğunluk farkından yararlanarak alkol oranımızı tespit edeceğiz. 

Başlangıç yoğunluğu için 1080 diyoruz daha önce bu konuda makale yazdım bu makaleye göz atın yeni geldiyseniz. Son yoğunluk yani damıtma öncesi mayşenin yoğunluğu 1010 diye ölçtük diyelim (original gravity = başlangıç yoğunluğu(BY), final gravity= sonuç yoğunluğu(SG)).

Formül;
%Abv=  (BY-SG)*0,131

%Abv = (1080-1010)*0,131
%Abv = 70*0,131
%Abv = 9,17 olarak buluruz. 

Yukarıda verdiğim formüllerden artık mayşenizin damıtma sonucunda ne kadar alkol alabileceğinizi öğrendiniz değerli dostlarım. Sağ tarafta iletişim formundan not bırakabilirsiniz.



Saygılarımla,
Bol Şans...


22 Mart 2015 Pazar

Rakı Yapımında Hidrometre Kullanımı II


Rakı yapımında hidrometre kullanımı bir olan makalemizde hidrometre kullanımı ile alakalı olarak konuşmuştuk. Şimdi biraz daha kapsamlı konuşmanın gerektiğinin kanaatindeyim. Zira gelen surular da bu konunun tam anlaşılmadığını fark ettim. 

Şimdi arkadaşlar hidrometre gibi ölçüm cihazları yoğunluk farkı ile sıvıların içinde ne kadar şeker olduğunu ölçer. Farklı sitelerde meyvelerdeki şeker oranları ile ilgili tablo görmeniz mümkün, ama hangi kaynağı baz alarak ölçüp tarttığını vermediği için buna güvenemeyiz, gerçek değerler değildir bu yüzden suyunuzun içine ilave ettiğiniz ürünlerin hidrometre ile ölçümünü yapıp bu oranı vermeniz gerekir. Yoksa tablodaki veriler doğru olsa zaten hidrometreye gerek kalmazdı.

Ayrıca hacimce ve kütlece yüzde oranları yapmak size zor geleceği gibi mayalanma ortamına ilave edeceğiniz ürünün şeker miktarını da bilmemek size yanlış bir oranda mayşe kurmaya davet eder. Bu yüzden hidrometre tedarik etmeliyiz.  

Bu iş için uygun olan hidrometre çeşidimiz 1000-1100 olan hidrometrelerdir. Tedarik etmek için Tıklayın!

Şimdi hidrometreyi uygulamalı olarak kullanmayı öğrenelim. Fermante kabını mezüre çevirme ile ilgili yazımı incelemiş olmalısınız. Damacana içirisine koyduğumuz suyun hacmi 16 litre olsun. İçerisine belirli bir miktarda incir attığımızı düşünelim (meyveleri sıkıcıdan geçirmek daha iyi olacaktır). Damacana içinde karıştırıyoruz. Ve mezürün içine numune alıyoruz.

Hidrometreyi mezürün içine yavaşça bırakıyoruz. Ani bırakmalar hidrometrenin kırılmasına yol açacağından dikkatli bir şekilde kullanmalıyız. Ölçtüğümüz değer 1040 geldi diyelim. Hidrometre kullanımı ilk makalemde bahsettiğim gibi bizim bu yoğunluğu 1080 e yükseltmemiz gerekiyor. Bu durumda seçenekler ortaya çıkıyor genel olarak yaygın olarak kullanılan şeker kullanılarak şeker konsantrasyonunun artırılmasıdır. Hemen verelim.


Hidrometrenin ölçtüğü yoğunluk 1040 bizim istediğimiz yoğunluk ise 1080 olmasını istiyoruz. 

1040 ve 1080 için şeker miktarı tablodan bulup not alıyoruz,

1040 için 104,

1080 için 209 gram bir litre mayşe için gerekli şeker miktarıdır. 

Biz ilk ilave ettiğimiz ürün ile litre başına 104 gram şekeri karşıladık. 

Şimdi yapmamız gereken şu 209 gram şeker olması için eksik kalan şekeri saf şeker ile telafi etmektir. Yani toz şeker. 

209-104=105 gram litre başına şeker eksiğimiz var. 

Damacanamızı mezüre çevirmiştik. Kaç litre olduğunu okuyoruz 16.5 litre diyelim,

16,5 * 105 = 1732,5 gram yani 1.732 kilo toz şeker ilave etmeniz gerekiyor. 


Şimdi arkadaşlar ilk makalemde demek istediğim şu idi. Hidrometreyi kullanmayı öğrenirsek erikten, incirden, baldan, pekmezden, üzümden ürünler üretebiliriz. Bunların farklı kombinasyonlarından rakı üretebiliriz. Sadece şekerden yapmak ve oradan da güzel tatlar almak elbette mümkün. Fakat denemelerinizde farklı notalarda aromalar alarak belkide kendinize has çok kaliteli bir rakı üreteceksiniz. 

1040 ölçtüğümüz incir aromalı ürünümüze yaş üzüm ilave edebiliriz. Ve yoğunluğun 1060 olduğunu gördük yine aynı şekilde tablomuzdan yoğunluğa karşılık gelen şeker miktarlarını karşılaştırarak ne kadar şeker eklersek 1080 e geleceğini hesaplarız ve o kadar şeker ilave ederiz. 

Şeker eklemek şart mı elbette şart değil. Onun yerine incir ilavesi yada yine üzüm ilavesi yapabilirsiniz. Canınız bal eklemek istedi bal eklersiniz. Kendi aromanızı kendiniz elde edersiniz. Hiç bir reçeteye bağlı kalmak zorunda değilsiniz. 

Toparlamak gerekirse, farklı tatlar arıyoruz ve belkide kendimize has hoş bir içki keşfetmek istiyorsak, hidrometreyi kullanmamız gerekiyor ve farklı karışımlar uygulayarak çok kaliteli ürünler üretebiliriz. Sonraki makalemde fermantasyon başlangıç yoğunluğu ve bittiğinde alınan yoğunluk değerlerinin kıyaslanarak toplamda alınacak alkol hacminin hesaplamasını vereceğim. 

Mesaj yoluyla bana ulaşmayı unutmayın.


Saygılarımla,
Bol şans...





Sana nasıl ulaşırım? 

Youtube kanalım: http://www.youtube.com/channel/UCTBMGrxnHecKnZb3scXbf1w

Google+ kanalım: https://plus.google.com/u/0/115874038557404519825/posts?hl=tr

Mail: lordfireework@gmail.com

21 Mart 2015 Cumartesi

Fermantasyon Ortamının Sıcaklığı Nasıl Ayarlanır?


Arkadaşlar uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başladım. Pek vaktim oluyor yokluğumun farkındasınız umarım bu yokluğu gideririm. Bugün fermantasyon ortamının sıcaklığı konusunda bir yazı kaleme alıyorum keyifli okumalar.

Bilindiği üzere fermantasyona etki eden faktörleri ele almıştık. Neyi yaparsak doğru olur, neyi yaparsak yanlış olur, fermantasyonu nasıl hızlandırırız? Bu soruların cevabını vermeye çalışmıştım. Fermantasyon döneminde önemli olan faktörlerden biriside ortam sıcaklığıdır. 

Ortamın sıcaklığını ayarlamak demek, bir canlı için ideal yaşama aralığının tespit ederek yapay bir sıcaklık aralığı oluşturmaktır. Kışın da yaşarız ama şartlar çetindir, atalarımız boşa demez kış kıyamet diye. Vücudumuzun belirli bir metabolizması vardır ve bu ortamı korumaya meyillidir. Soğuk havada üşürüz ve iş kapasitemiz düşer. Aynı şekilde belirli bir sıcaklıkta da yapacağımız işin verimliliği azalır. Yapay ısıtma ve soğutma sistemleri ile bunu telafi etmek isteriz. 

Bizim için önemli bir görevi devir alan ufaklıkların istediği sıcaklıkta 30 ila 35 derecedir. Bu sıcaklığı yakaladığımızda mayalarımızın yüksek verimlilikte çalıştıklarını görürüz. 

Peki bunu nasıl yaparız?

Bunu yapmanın bir kaç örneği var ama yaygın olarak kullanılan ve yapımı basit iki yöntem vereceğim. Edinmemiz gereken ise bir akvaryum ısıtıcısıdır. 


İlk resimde gördüğümüz gibi mayalamanın gerçekleştiği kabı içi su dolu başka bir kazanın içine alarak bu suyu ısıtmak bu suyun ısınması ile fermanteyi stabil sıcaklıkta tutmaktır. Isıtıcılar teromostatlı olduğu için belirlediğiniz sıcaklıkta stabil kalarak kendini otamatik açıp kapayacaktır.

Bu sistemin negatif yönü ısı kaybının yüksek olması ve fazla elektrik sarfiyatının yüksek olmasıdır. Etrafı izole edilmiş bir kaplar ve kapaklı sistemler kullanırsanız enerji tasarrufu yapabilecek. Ve üstte gördüğünüz gibi bir ısıtıcı ile bir çok fermantenin ortamına sıcaklık vermiş olacaksınız. 


Bir diğer yöntem ise alınan ısıtıcının kablosunun kesilip damacana kapaklarına yada plastik tıpalara küçük bir delik açıp bu kabloyu bu delikten geçirerek ısıtıcının fermante ile anı kabın içine sokularak yapılan ısıtma sistemidir. Kablonun içinden geçirilen kapak yada tıpanın hava alıp almadığı kontrol edilerek bu hava almaması sağlanır. Aynı şekilde daha önceki yazılarımda bu kapak be tıpalara hava kilidi ve valfleri takma konusundan da bahsetmiştik. Yani valf taktığımız bu kapak yada tıpalara ısıtıcı da eklemiş oluyoruz. 

Bu sistemlerinde negatif yönü, damacananın içine ısıtıcının girip çıkma esnasında kırılma riskinin artması, yaptığınız fermantenin taşma problemlerinde ısıtıcının plastik yüzeylerle temas etmesi, üzerinde olaşabilecek artıklar ile ısıtıcıyı bozması, nadirde olsa bazen ısıtıcıların camlarının kırıldığını görebiliyoruz. Bu sistemlerde diğer sisteme göre enerji tasarrufu sağlar. Birde fermantasyon kabınızın çevresini izole etmeniz durumunda çok daha verimli olmuş olacaktır.

İki farklı sistemden bahsederek bu yazımızı da noktalamış olduk. Sağ bölümde bana ulaşabileceğiniz bir iletişim formu var. Merak ettiğin soruları buradan bana ulaştırabilirsin.

Saygılarımla,
Bol Şans...