Distilasyon.com

22 Mart 2015 Pazar

Rakı Yapımında Hidrometre Kullanımı II


Rakı yapımında hidrometre kullanımı bir olan makalemizde hidrometre kullanımı ile alakalı olarak konuşmuştuk. Şimdi biraz daha kapsamlı konuşmanın gerektiğinin kanaatindeyim. Zira gelen surular da bu konunun tam anlaşılmadığını fark ettim. 

Şimdi arkadaşlar hidrometre gibi ölçüm cihazları yoğunluk farkı ile sıvıların içinde ne kadar şeker olduğunu ölçer. Farklı sitelerde meyvelerdeki şeker oranları ile ilgili tablo görmeniz mümkün, ama hangi kaynağı baz alarak ölçüp tarttığını vermediği için buna güvenemeyiz, gerçek değerler değildir bu yüzden suyunuzun içine ilave ettiğiniz ürünlerin hidrometre ile ölçümünü yapıp bu oranı vermeniz gerekir. Yoksa tablodaki veriler doğru olsa zaten hidrometreye gerek kalmazdı.

Ayrıca hacimce ve kütlece yüzde oranları yapmak size zor geleceği gibi mayalanma ortamına ilave edeceğiniz ürünün şeker miktarını da bilmemek size yanlış bir oranda mayşe kurmaya davet eder. Bu yüzden hidrometre tedarik etmeliyiz.  

Bu iş için uygun olan hidrometre çeşidimiz 1000-1100 olan hidrometrelerdir. Tedarik etmek için Tıklayın!

Şimdi hidrometreyi uygulamalı olarak kullanmayı öğrenelim. Fermante kabını mezüre çevirme ile ilgili yazımı incelemiş olmalısınız. Damacana içirisine koyduğumuz suyun hacmi 16 litre olsun. İçerisine belirli bir miktarda incir attığımızı düşünelim (meyveleri sıkıcıdan geçirmek daha iyi olacaktır). Damacana içinde karıştırıyoruz. Ve mezürün içine numune alıyoruz.

Hidrometreyi mezürün içine yavaşça bırakıyoruz. Ani bırakmalar hidrometrenin kırılmasına yol açacağından dikkatli bir şekilde kullanmalıyız. Ölçtüğümüz değer 1040 geldi diyelim. Hidrometre kullanımı ilk makalemde bahsettiğim gibi bizim bu yoğunluğu 1080 e yükseltmemiz gerekiyor. Bu durumda seçenekler ortaya çıkıyor genel olarak yaygın olarak kullanılan şeker kullanılarak şeker konsantrasyonunun artırılmasıdır. Hemen verelim.


Hidrometrenin ölçtüğü yoğunluk 1040 bizim istediğimiz yoğunluk ise 1080 olmasını istiyoruz. 

1040 ve 1080 için şeker miktarı tablodan bulup not alıyoruz,

1040 için 104,

1080 için 209 gram bir litre mayşe için gerekli şeker miktarıdır. 

Biz ilk ilave ettiğimiz ürün ile litre başına 104 gram şekeri karşıladık. 

Şimdi yapmamız gereken şu 209 gram şeker olması için eksik kalan şekeri saf şeker ile telafi etmektir. Yani toz şeker. 

209-104=105 gram litre başına şeker eksiğimiz var. 

Damacanamızı mezüre çevirmiştik. Kaç litre olduğunu okuyoruz 16.5 litre diyelim,

16,5 * 105 = 1732,5 gram yani 1.732 kilo toz şeker ilave etmeniz gerekiyor. 


Şimdi arkadaşlar ilk makalemde demek istediğim şu idi. Hidrometreyi kullanmayı öğrenirsek erikten, incirden, baldan, pekmezden, üzümden ürünler üretebiliriz. Bunların farklı kombinasyonlarından rakı üretebiliriz. Sadece şekerden yapmak ve oradan da güzel tatlar almak elbette mümkün. Fakat denemelerinizde farklı notalarda aromalar alarak belkide kendinize has çok kaliteli bir rakı üreteceksiniz. 

1040 ölçtüğümüz incir aromalı ürünümüze yaş üzüm ilave edebiliriz. Ve yoğunluğun 1060 olduğunu gördük yine aynı şekilde tablomuzdan yoğunluğa karşılık gelen şeker miktarlarını karşılaştırarak ne kadar şeker eklersek 1080 e geleceğini hesaplarız ve o kadar şeker ilave ederiz. 

Şeker eklemek şart mı elbette şart değil. Onun yerine incir ilavesi yada yine üzüm ilavesi yapabilirsiniz. Canınız bal eklemek istedi bal eklersiniz. Kendi aromanızı kendiniz elde edersiniz. Hiç bir reçeteye bağlı kalmak zorunda değilsiniz. 

Toparlamak gerekirse, farklı tatlar arıyoruz ve belkide kendimize has hoş bir içki keşfetmek istiyorsak, hidrometreyi kullanmamız gerekiyor ve farklı karışımlar uygulayarak çok kaliteli ürünler üretebiliriz. Sonraki makalemde fermantasyon başlangıç yoğunluğu ve bittiğinde alınan yoğunluk değerlerinin kıyaslanarak toplamda alınacak alkol hacminin hesaplamasını vereceğim. 

Mesaj yoluyla bana ulaşmayı unutmayın.


Saygılarımla,
Bol şans...





Sana nasıl ulaşırım? 

Youtube kanalım: http://www.youtube.com/channel/UCTBMGrxnHecKnZb3scXbf1w

Google+ kanalım: https://plus.google.com/u/0/115874038557404519825/posts?hl=tr

Mail: lordfireework@gmail.com

21 Mart 2015 Cumartesi

Fermantasyon Ortamının Sıcaklığı Nasıl Ayarlanır?


Arkadaşlar uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başladım. Pek vaktim oluyor yokluğumun farkındasınız umarım bu yokluğu gideririm. Bugün fermantasyon ortamının sıcaklığı konusunda bir yazı kaleme alıyorum keyifli okumalar.

Bilindiği üzere fermantasyona etki eden faktörleri ele almıştık. Neyi yaparsak doğru olur, neyi yaparsak yanlış olur, fermantasyonu nasıl hızlandırırız? Bu soruların cevabını vermeye çalışmıştım. Fermantasyon döneminde önemli olan faktörlerden biriside ortam sıcaklığıdır. 

Ortamın sıcaklığını ayarlamak demek, bir canlı için ideal yaşama aralığının tespit ederek yapay bir sıcaklık aralığı oluşturmaktır. Kışın da yaşarız ama şartlar çetindir, atalarımız boşa demez kış kıyamet diye. Vücudumuzun belirli bir metabolizması vardır ve bu ortamı korumaya meyillidir. Soğuk havada üşürüz ve iş kapasitemiz düşer. Aynı şekilde belirli bir sıcaklıkta da yapacağımız işin verimliliği azalır. Yapay ısıtma ve soğutma sistemleri ile bunu telafi etmek isteriz. 

Bizim için önemli bir görevi devir alan ufaklıkların istediği sıcaklıkta 30 ila 35 derecedir. Bu sıcaklığı yakaladığımızda mayalarımızın yüksek verimlilikte çalıştıklarını görürüz. 

Peki bunu nasıl yaparız?

Bunu yapmanın bir kaç örneği var ama yaygın olarak kullanılan ve yapımı basit iki yöntem vereceğim. Edinmemiz gereken ise bir akvaryum ısıtıcısıdır. 


İlk resimde gördüğümüz gibi mayalamanın gerçekleştiği kabı içi su dolu başka bir kazanın içine alarak bu suyu ısıtmak bu suyun ısınması ile fermanteyi stabil sıcaklıkta tutmaktır. Isıtıcılar teromostatlı olduğu için belirlediğiniz sıcaklıkta stabil kalarak kendini otamatik açıp kapayacaktır.

Bu sistemin negatif yönü ısı kaybının yüksek olması ve fazla elektrik sarfiyatının yüksek olmasıdır. Etrafı izole edilmiş bir kaplar ve kapaklı sistemler kullanırsanız enerji tasarrufu yapabilecek. Ve üstte gördüğünüz gibi bir ısıtıcı ile bir çok fermantenin ortamına sıcaklık vermiş olacaksınız. 


Bir diğer yöntem ise alınan ısıtıcının kablosunun kesilip damacana kapaklarına yada plastik tıpalara küçük bir delik açıp bu kabloyu bu delikten geçirerek ısıtıcının fermante ile anı kabın içine sokularak yapılan ısıtma sistemidir. Kablonun içinden geçirilen kapak yada tıpanın hava alıp almadığı kontrol edilerek bu hava almaması sağlanır. Aynı şekilde daha önceki yazılarımda bu kapak be tıpalara hava kilidi ve valfleri takma konusundan da bahsetmiştik. Yani valf taktığımız bu kapak yada tıpalara ısıtıcı da eklemiş oluyoruz. 

Bu sistemlerinde negatif yönü, damacananın içine ısıtıcının girip çıkma esnasında kırılma riskinin artması, yaptığınız fermantenin taşma problemlerinde ısıtıcının plastik yüzeylerle temas etmesi, üzerinde olaşabilecek artıklar ile ısıtıcıyı bozması, nadirde olsa bazen ısıtıcıların camlarının kırıldığını görebiliyoruz. Bu sistemlerde diğer sisteme göre enerji tasarrufu sağlar. Birde fermantasyon kabınızın çevresini izole etmeniz durumunda çok daha verimli olmuş olacaktır.

İki farklı sistemden bahsederek bu yazımızı da noktalamış olduk. Sağ bölümde bana ulaşabileceğiniz bir iletişim formu var. Merak ettiğin soruları buradan bana ulaştırabilirsin.

Saygılarımla,
Bol Şans...


Bakır Kazanda Damıtmak İstemez Miyiz?


Evet baylar, bayanlar açtım Power Fm i yine güzel bir günde daha yeni bir yazı ile sizlerle buluşmak istedim. (Bu arada Power Fm'den yakında reklam alacağım böyle giderse). Biliyorsunuz ki uzun zamandır yazamıyorum, işlerimin yoğunluğundan pek vakit ayıramıyorum işin gerçeği. Elbette bu zaman diliminde de benimle iletişim kuran kişiler oldu. Yeri gelmişken, şanşlıyım ki yeni  bir de ağabey edinmiş oldum. Sizler adına her zaman bol şans diliyorum, sanırım benimde şansım yaver gitti. 

Moonshine Kültüründen bahsettik ve Türkiye' de de bir şeyleri yapmaktan mutluyum. Bu işe girerken yapmak istediğim şeyleri başarmak beni mutlu etmiyor değil. Yabancıların 'daily routine' dediği bir gün içinde rutin olarak yaptığı işler var. Aslında dönüp baktığımızda bizimde monoton bir hayat yaşıyoruz. Ve kendimizi teselli etmek için yılda bir tatili ödül olarak görüyoruz. Oysa kendi dünyamızın efendileri olmak bizim elimizde. 

Ben bu blokta dilimin döndüğünce kaleme alarak belirli bir konuda sizlere bir ışık yakmaya çalışıyorum ve geri dönüşlere bakacak olursa doğru bir yolda olduğumu da görüyorum. Eğer kendimizi bulmak için bu dünya ya gelmediysek neden burada olduğumuzu açıklayabilecek birileri var mı? Toplum diretmesiyle yapılan onca iş varken, en zevkli olan kendinizin bir şeyler başarabiliyor olması, yapması, becermesi artık neyse, yapabliyor muyuz? . Bunları biraz düşünün. Mutlu olmayı becerebiliyor muyuz. Cevabın evet ise aramıza hoş geldin.

Makineler konusunda bazı makaleler kaleme aldım. Koca koca makineler inşa ettik, bir çok kullanıcısıyla Türkiye'de bu işlerin artık daha bilinçli yapıldığını görmekte benim için ayrı bir keyif. Daha bundan bir kaç yıl önce Yabancı sitelerde gezinirken, bakar bakar iç çekerdik. Ne güzel makineler diye. Öyle bir makine adamı daha da heyecanlandırıyor. Bir kere çok karmaşık, illa bir kaptan istiyor. Dümenine geçen siz olduğunda da değmeyin keyfine. 

Derken bunları Türkiye'ye taşıdık. İlk etapta korkular, 'biz bu fırtınalı okyanusta bu dümene nasıl geçeriz?' diyenler oldu. Ama gerçekten bir şeyleri başarmanın verdiği keyifle atılan her adımda bir şeyleri hem kendi adıma öğrendim, hem yardımcı olduğum danışanlarım.

Şimdi hedefimi bir nota daha yükseltiyorum. Hep  bakıp 'adamlar yapıyor, imbik dediğin böyle olur arkadaş' dediğimiz imbikleri artık Türkiye'de görebileceğiz. Tasarımını halen artısı ve eksisi ile düşündüğüm bakır kazanlı bir imbik yakında üretim aşamasına geçeceğim. Halen sürdürdüğüm ön çalışmaları ile bir çok açıdan kullanışlı bakır kazanlar üretmek benim adıma oldukça keyifli olacak bilakis. Bana bol şans dileyin. Yakında yeni makaleler ile görüşmek üzere esen kalınız.

Saygılarımla,
Bol şans...